GünIşığı

Şam'da Bir Türk Gelini Aslında piruze çocukluğundan beri gurbette olmaya alışkındır. Diplomat babasının işi dolayısı ile ailesi hep başka ülkelerdedir. Piruze çocukluğundan beri tanıdığı bu duyguya ister istemez alışmıştır. Hayatın ona ne getireceğinden habersiz ülke ülke dolaşırken, hiç istemeyerek geldiği Suriye'nin Başkenti Şam'da onu kaderi beklemektedir.  Piruze gençliğin verdiği bütün duyğu ve heyecanı Şamlı bir gençte bulmuştur, kim bilir belki de bulduğunu zannadiyordur. Wassim zengin bir ailenin en büyük oğludur. Piruze mutlu sonla biten efsunlu masalının büyüsündedir. Her ne kadar Şam'ın örf ve adetleri ona farklı gelsede bir şekilde alışmıştır. Piruze'nin mutlu biten bu efsunlu masalı ,bir zaman sonra çatırdamaya başlar. Bazı şeyleri konduramasada kalbinin derinliklerinde hissetmektedir. Piruze artık bir Annedir, üç erkek çocuğu annesi. Bu üç çocuk onun gelecekte en büyük kederi olacaktır. Ortadoğunun bu küçük ve tozlu şehri Şam'ın gelenekleri Piruze...

 Eveeet şimdi gelelim sizin talepleriniz üzerine, araştırıp değerlediğim ve oluşturduğum serinin sonuna, yani Damat bohçasına. Günümüzde gençlerin çoğu bu gibi gelenekleri gereksiz görüyor .Onlar için olmasa da olur, hatta daha iyi olur mantığı gençler arasında bi hayli yaygın. Ama bilmiyorlar ki geleneklerimiz bizim köklerimiz. Gelenekselliği kendilerine yakıştıramıyorlar, çünkü onlar özgür bireyler:) Her geleneğin bir ruhu, bir dokusu var. Önemli olan o geleneği o ruhu severek yapabilmek, yaşatabilmek. Çok konuşmadım umarım:) hadi başlayalım, bakalım Damat bohçamızda neler var. Tıraş seti( özel kutuda) Tıraş makinası Tıraş sonrası losyon Duş jeli /Şampuan Sabun / Krem Parfüm / Deodorant Diş macunu Diş fırçası Atlet / Boxer Pijama takımı Eşofman takımı Kazak yada Hırka  Gömlek / Pantolon  Ayakkabı / Damat terliği Havlu / lif / çorap Seccade Cüzdan / Kemer Saat / kravat Güpürlü yada nakışlı bohçalar= hediyeleri koymak için  Damat valizi         ...

 Herkese tekrardan merhaba arkadaşlar. İlginçtir ki görümce bohçası adlı postum çok sayıda görüntülenme alıyor. Esasen ben bu durumu araştırma ve bilgi verici postlarımdan beklerken :)) Bende bu durumu bir talep olarak görüyorum, ve size bohça, çeyiz, düğün adlı üçlemeden devamı gelecek şekilde post yazıları hazırlamaya başlıyorum. İlk yazımız nişan bohçası. Her ailenin bütçesine ve yöresine göre şekillenir bu durum tabi ki de. Hazır yaz ayları yaklaşıyorken düğündü, nişandı, sözdü telaşına düşenlere bir fikir olur umarım. Bir gelinin nişan bohçasında neler olmalı?  Hadi buyurun birlikte bakalım. Süslü bir kutu (sepet yada sandık) Makyaj seti Fondöten-pudra  Ruj-allık Göz kalemi Göz farı-maskara Sabun -krem Makyaj temizleme mendili Cild bakım seti Duş jeli Bakım kremi Yüz temizleme jeli  Roll on Parfüm- deodorant Diş macunu- diş fırçası 6'lı gecelik ve sabahlık takımı (saten yada güpürlü) Pijama takımı (spor) İç çamaşırı (fantazi ve spor) Atlet külot set  Süslü ...

 Bir uyanış yaşanıyor. Senelerdir hep ertelenen bir uyanış. Ama her uyanmaya çalıştığında, insan nasılda kendini yeniden yine uyutuyor. Aslında görüyorsun bu gerçeğin zaman zaman yüzüne çarpılışını, ama yine de bütün kalbinle, bütün iyi niyetinle onun aslında öyle olmadığına inanıyorsun. Bu şekilde düşünmek belki de iyi geliyor bize. İşte tam olarak uyanmak istemeyişimiz burada başlıyor. Uyanmaya meyil ediyorsun ama sonra o safça dürüstçe düşüncelerin seni engelliyor, ve uykuya kaldığın yerden devam ediyorsun:) Aradan zaman geçiyor böyle düşünmeye alışmışsın artık. Her şeyin senin düşündüğün gibi olmasına, kırmayım, dökmeyim, incitmeyim... Herkes aynı sanıyorsun, herkes benim gibi düşünüyor kırmadan, dökmeden incitmeden. Kimsenin öyle düşündüğü yok aslında !!Taa daa acı gerçekler:)) Sonra bir gün garip ve tuhaf bir şekilde şurada olmak yada buraya gitmek seni incitecek hissi yaşamaya başlıyosun. Bu o kadar kuvvetli bir his ki, seni oraya bir şekilde göndermiyor. Ama garip bir şekil...

 Pandemi döneminde süslü, şık sofralar kurmayı, sunumlar yapmayı neredeyse unutur olduk. Bir zamanlar ne güzeldi yemekli misafirler ağırlardık evlerimizin salonlarında. Şahane masalar hazırlardık, çeşit çeşit mezeler, zahmetli ama lezzetli ana yemekler, masa örtüsüyle uyumlu peçeteler, yemek takımları, yaldızlı bardaklar... Bahsederken bile içim açıldı. Zamanında bu şekilde çok sofralar kurdum. Hatta sunumcuların ilklerindendim diyebilirim. Misafirlerime uyumlu bir masa hazırladığımda benden mutlusu olmazdı. Şimdi her yerde çokça  rastladığımız bu detaylara fazlasıyla önem verirdim.   Özellikle son 5 senedir bir sunum çılgınlığıdır gidiyor. Bu işi sonradan keşfedip üzerine düşenler, işi bayağı bi ilerlettiler. Öyle ki artık ben bile gereksiz ve boşa masraf olarak görüyorum çoğu şeyi. İnsanlar bu durumu çok fazla abarttılar. Sunumlukları için koca koca özel camlı dolap yaptıranımı ararsın, instagram da ben bu işi yapıyorum bir sürü takipçim var deyip sürekli yeni fincan ta...

 Kadınlar saltanatı aslında kanuni devrinde Hürrem Sultan ile başlamış ve Kösem Sultanla devam ederek zirveye ulaşmıştır. Bunun sebebi ise tahta geçen padişahların, eski Osmanlı padişahları gibi ehliyetli ve dirayetli olmamasıdır. Rum asıllı olan Kösem Sultanın asıl adı '' Anastasia '' dır. Ve babası bir Rum papazıdır. Genç kızlık döneminde Osmanlı Sarayına cariye olarak girmiş, Saray hocaları tarafından eğitimi tamamlanıp müslüman olduktan sonra I. Ahmet'in kadıefendiliğine kadar yükselmiştir. Kösem Sultan IV. Murad ve I. İbrahim'in annesidir. IV. Mehmed'in ise babaannesidir. Fakat I. Ahmet genç yaşta vefat edince Kösem Sultan 27 yaşında dul kalmıştır. Tahta geçen IV. Murad daha 11 yaşındadır. Yaşı çok küçük olduğu için devlet işlerini annesi Kösem Sultan ile Sadrazamlar ve devlet adamları yürütmektedir. Kösem Sultan Naibe-i Saltanat yani Saltanatın Vekili sıfatı ile devleti 8 küsür sene idare etti. IV. Murad 21 yaşında tam anlamıyla padişah olarak tahta ot...